top of page

KORUMA TEDBİRLERİ NEDENİYLE TAZMİNAT

Güncelleme tarihi: 29 Eyl 2022



Koruma tedbirleri geçmişten beri ülkemizde eleştirilen ve tartışılan Ceza Muhakemesi Hukuku konularının başında gelmektedir. Özellikle 2016 yılından sonra uygulanan OHAL hükümleri, yargı üzerindeki siyasi baskı ve hakim-savcıların niteliksizlerinden kaynaklı olarak verilen yanlış kararlar sonucu koruma tedbirleri dolayısıyla bireylerin uğradığı zararın giderilmesi konusu bu kapsamda önemli tartışma başlıklarından biri olmuştur.


Koruma tedbirlerinden doğan zararın giderilmesi, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda da düzenlenmiştir. 141-144 maddeleri arasında düzenlenmiştir.


TAZMİNAT NEDENLERİ

Tazminat nedenleri CMK’nın 141. maddesinin 1. fıkrasında sıralanmıştır. Buna göre;

a)Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,

b)Kanuni gözaltı süresinde hâkim önüne çıkarılmayan,

c)Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeyen,

d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan veya bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,

e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,

f)Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,

g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,

h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,

i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,

j)Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen”,

k) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan kişiler tazminat isteyebilir.


Bir diğer tazminat nedeni ise, CMK’nın 323/3. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; “Yargılamanın yenilenmesi sonucunda beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararının verilmesi halinde, önceki mahkûmiyet kararının tamamen veya kısmen infaz edilmesi dolayısıyla kişinin uğradığı maddî ve manevî zararlar bu Kanunun 141 ilâ 144 üncü maddeleri hükümlerine göre tazmin edilir”.


Bunların dışındaki bir nedene dayanılarak, CMK 141 ila 144. maddeleri kapsamında, tazminat istenmesi mümkün değildir. Yargıtay da bu nedenler arasında sayılmayan adli kontrolün (CMK m.109) kanuna aykırı olarak uygulanması ve iddianamede yer almaması gereken mağdura ait bilgilerin yer alması nedeniyle açılan tazminat davalarını kabul eden az sayıdaki kararları dışında, tazminat nedenlerinin sınırlı olarak düzenlendiği gerekçesiyle açılan davaların reddi yönünde karar vermektedir.


TAZMİNATIN KAPSAMI

Koruma tedbirleri nedeniyle zarar gören kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, devletten isteyebilirler (CMK m.141/1).


Maddi tazminat ile kişinin malvarlığında meydana gelen somut bir azalma ya da kazanç kaybı, ödediği avukatlık ücreti gibi masrafların karşılanması amacına yöneliktir.


Koruma tedbirinin uygulandığı soruşturma evresinde hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilen şüpheli veya kovuşturma evresinde hakkında beraat kararı verilen sanık kendisini müdafi ile temsil ettirmiş ise, müdafiye ödemiş olduğu akdi vekâlet ücreti maddi zarar kapsamında ödenmektedir. Yargıtay tazminat talebinin dayanağı olan ceza dava dosyasında beraat etmiş olması nedeniyle davacı lehine maktu vekâlet ücretine hükmolunması gerektiği, maktu vekâlet ücretini aşan ve serbest meslek makbuzu ile ispatlanan kısmın davacı ile avukat arasındaki hukuki ilişkiye dayandığını, bu nedenle koruma tedbirleri nedeniyle tazminat davasında zarar kapsamında değerlendirilmeyeceğine karar vermektedir.


Manevi tazminat kişinin sosyal çevresinde itibarının sarsılması, özgürlüğünden mahrum kalması nedeniyle duyduğu elem, keder, ıstırap ve ruhsal sıkıntıların bir ölçüde de olsa giderilmesi amacına yöneliktir.


Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin kararına karşı yazılan, “...dairemizin uygulamalarına göre 2016 yılı itibariyle manevi tazminata aylık 1.500-2.000 lira arasında miktarlar kabul edilmektedir...” şeklindeki muhalefet şerhinden manevi tazminat miktarı ile ilgili ne karar verileceği düşük miktarda bir tarife usulüyle belirlendiği anlaşılmaktadır. Bölge Adliye Mahkemeleri de, Yargıtay kararları doğrultusunda, 86 gün tutuklu kalan kişi için 5.000 TL, 14 gün tutuklu kalan kişi için 1.000 TL ve 57 gün tutuklu kalan kişi için 3.500 TL manevi tazminatın ödenmesine karar vermiştir.


Anayasa Mahkemesi 1 gün gözaltına alınan kişi için ilk derece mahkemesi tarafından tayin edilen 150 TL manevi tazminatın Anayasa’nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasında güvence altına alınan tazminat hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle 5.000 TL manevi tazminata hükmetmiştir. Bir diğer kararında da başvurucunun herhangi bir suç isnadı olmaksızın polislerce karakolda 36 dakika tutulması nedeniyle 5.000 TL manevi tazminatın ödenmesine karar vermiştir. Anayasa Mahkemesinin manevi tazminat miktarına ilişkin bu kararları daha makul ve yerindedir.


DAVA AÇMA SÜRESİ

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. maddesinin 1. fıkrasının (e) ve (f) bentleri kapsamında açılacak tazminat davası, karar veya hükmün kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde açılabilir.


Kesinleşmiş karar veya hükmün tebliğ edilmemesi durumunda dava hakkı, karar veya hükmün kesinleşmesinden itibaren başlayan bir yıllık sürenin sona ermesiyle düşecektir. Tazminat için öngörülen bu süreler hak düşürücü süre niteliğindedir.


GÖREVLİ VE YETKİLİ MAHKEME

Tazminat davasında görevli mahkeme ağır ceza mahkemesidir. Yetkili mahkeme ise zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesidir (CMK m. 142/2)


BAŞVURU YÖNTEMİ

Tazminat davası bir dilekçe ile açılır. Dilekçenin HMK’daki koşullara uygun olması aranmamaktadır. Dilekçede, tazminat isteminde bulunan kişinin açık kimliği, adresi, zarara uğradığı işlemin ve zararın nitelik ve niceliği yazılmalı ve bunların belgeleri dilekçeye eklenmelidir (CMK m.142/3). Dilekçedeki bilgi ve belgelerin yetersizliği durumunda mahkeme, eksikliğin bir ay içinde giderilmesini, aksi hâlde istemin reddedileceğini davacıya bildirir. Süresinde eksiği tamamlanmayan dilekçe, mahkemece, itiraz yolu açık olmak üzere reddolunur.


Koruma tedbiri nedeniyle tazminat davasında harç alınmamaktadır. Ayrıca dava açılırken, posta masrafı, tanık ücreti, tebligat ücreti, bilirkişi ücreti gibi yargılama giderleri alınmamakta; bu tür masraflar devlet tarafından karşılanmaktadır.


KANUN YOLU

Mahkeme kararına karşı başvurulacak kanun yolu itiraz veya istinaftır. Yetkisizlik (CMK m.18/3), dilekçenin reddi (CMK m.142/4) ve tazminatın geri alınması (CMK m.143/1) kararlarına karşı itiraz; davanın reddi, kabulü, kısmen kabul kısmen reddi kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulacaktır. Başvuru süresi tarafların yüzüne karşı verilen kararlarda tefhim, yokluklarında verilen kararlarda ise tebliğden itibaren yedi gündür.


HAKİM VE SAVCILARA RÜCU

Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141/4. maddesine göre, “Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder”. Düzenlemede, “görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle” ibaresine yer verilmesi nedeniyle, sadece icrai davranışla görevi kötüye kullanan (TCK m.257/1) hâkim ve savcılara rücu edilmesi mümkün olup, suçun ihmali davranışla işleyen (TCK m.257/2) hâkim ve savcılara rücu edilmesi

bottom of page