Ziynet; altın, gümüş gibi kıymetli madenlerden yapılmış olup kelime olarak süs eşyası anlamına gelen Arapça kökenli bir sözcüktür. Ziynet eşyasını ise evlilik arifesinde olan gelin ve damada verilen hediyeler olarak tanımlayabiliriz.
Maddi olarak değerli olan altın, saat, küpe, kolye, gerdanlık, yüzük gibi takılar ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir.
Ziynet eşyası Türk Medeni Kanunu’nun 220. Maddesinde açıklanan kişisel mal niteliğindedir. Eşler dava açarak ziynet eşyalarının kendilerine verilmesi talep edebilirler.
YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu 13.04.2021 tarih 2017/1038 Esas , 2021/458 Karar sayılı kararında şöyle bir karar vermiştir.
‘’Mevzuatımızda, düğün sırasında takılan ziynet ile parasal değeri olan bütün eşyanın aidiyeti konusunda yazılı bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki, örf ve adet hukuku uygulanmaktadır. Yargıtayın yerleşik uygulamasına, yaygın örf ve adet ile ülke gerçeklerine göre kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyası ve paralar kim tarafından ve hangi eşe takılırsa takılsın aksine bir anlaşma ya da örf ve adet kuralı olmadığı takdirde kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı kabul edilir. Yani erkeğe takılan ziynetler ve paraların da aksi kanıtlanmadığı müddetçe kadına ait olduğu kabulü vardır. Söz konusu ziynet eşyasının (altın vs.) evlenme sebebiyle gerek ailelerce ve gerek yakınlarca kadına geleceğinin güvencesi olarak takıldığı kabul edildiğinden emaneten (geçici olarak) takıldığı konusunda kadının bir kabulü olmadığı sürece genel kural kabul edilecektir. Artık, ziynetlerin geri istenmemek üzere verildiği iddia ve ispat edilmedikçe, bunları alan iade etmekle yükümlüdür.’’
Sonuç olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyası ve paralar kim tarafından ve hangi eşe takılırsa takılsın aksine bir anlaşma ya da örf ve adet kuralı olmadığı takdirde kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı kabul edilir.
Comments